31 Ocak 2008 Perşembe

Bu aydınların maksadı ne?

Bu aydınların maksadı ne?

Afşin Selim

31.10.2007

Goethe der ki: "Vatanını tanımayan insanın yabancı ülkeler için bir ölçüsü yoktur."

Bir Kırgız atasözünde de der ki: "Vatanına bağlanmayan halk olmaz, halkını sevmeyen yiğit olmaz."

Süleyman Nazif vatan için şöyle der: "Vatan sıhhate benzer, değeri kaybedilince anlaşılır."

Namık Kemal'in bir sözü gelir akla: "İnsan vatanı sever, çünkü hürriyeti, rahatı, hakkı vatan sayesinde kaimdir."

Bir grup aydın bildiri hazırlamış: "Gençlik vatan, millet, Sakarya söylemleri ile manipule ediliyor…"

Sahiden bu nasıl bir manipuledir? Bu gençliği, bu sokakları, bu şehirliyi kendi projeleri ve kendi emperyal idealleri doğrultusunda dönüştürmek isteyenlere karşı, halen daha halkınızı suçlu ilan ediyorsunuz. Günlük hayatta ne yaptığınızı merak ediyorum. Nerede, nerelerde yaşıyorsunuz? Bir bakkala, bir berbere girdiğinizde de, bu suçlayıcı ifadeleri mi kullanıyorsunuz, yoksa susuyor musunuz?

Bırakın bu entelektüel saldırıları. Vazgeçin artık bu işlerden. Çok okumuşluğunuz, çok yazmışlığınız, çok görmüşlüğünüz olabilir. Bu her şeyi danışacağımız otorite olmanız anlamına gelmiyor. O tabutları çığlıklarıyla kaldıran halkınıza bile tahammülünüz yok. Yersiz ve gereksiz suçlamalarda bulunuyorsunuz.

Ülkemizi yaşanmaz hale getiriyorlar. Verilen doğal tepkilerin arkasından hemen taarruz başlıyor:

Sizi gibi vatan, millet, Sakaryacılar… Her cümlede aynı taktikler: "Tamam bu ülkenin genç insanları vurulmuştur, ama…" İşte bu amalar var ya amalar, körleşme alametidir bunlar.

Boşa telâş etmeyin. Kaygılarınızı farklı doğrultulara sevk edin. Bilhassa 'etnik merkezli' kurgulanan mevcut bir iç çatışma hiçbir zaman hedefine ulaşamayacaktır.

Diğer türlüsü hakkında bu kadar kesin konuşamamakla birlikte, birbirimize karıştığımız bu ülke üzerinde tasarlanmak istenen bir etnik savaşın ütopik olduğu ve hiçbir zamanda hedefine ulaşamayacağını düşünenlerdenim. Türkiye medyasında çok görülüyor bu. Demokrasi şövalyeleri tarafından sıkça vurgulanıyor bu tür şeyler. Kaşıyorlar. Kelime ve kavramlar bir oyuncak gibi kullanılıyor.

Milli ruhtan, milli tepkiden ve milli öfkeden neden korkuluyor bu kadar? Kim istemez ki barış? Gerçekler acı! Gerçeklerden kaçış yok. Savaşsız bir barış nerede görülmüş?

Dikkat edilsin: Halka, suçluluk psikolojisi aşılıyorlar. Örtülü bir şekilde halkın öfkesine, çığlığına, tepkisine hakaret ediliyor. Bu topraklarda alaya alınan ve aşağılanan bir ezberdir bu: Vatan, Millet, Sakarya...

Amerika'da, dükkânına giren hırsızı baltayla kovalayan Giresunlu kardeşimizin taşıdığı ruh Topal Osman ruhu değil midir? Burası başka yere benzemez. Çünkü burası, oralar gibi değildir.

Gavura, işbirlikçiye, düşmana taarruz eden, eğilip bükülmeyen Selahaddin Eyyubi'lerin, Hilmi Musallimi'lerin torunlarına selâm olsun!

Hiç yorum yok: