4 Mayıs 2008 Pazar

kızım fatıma! seni ben bile kurtaramam! diyenin dininin mensubu bizler, bu hadisi şeriften ne anlıyoruz.

Peygamber efendimiz ((S.A.V)) bir hadisi-i seriflerinde:-her ana cocugunun bir akrabasi vardir.bundan Fatima nin iki cocugu hariçtir ki,onlarin yakını ve akrabası benim- buyurmuşlardır.(1)
Menavi merhum der ki:şu,Peygamberin bir özelligidir ki,kizlarının çocukları hep yüce peygambere nisbet edilirsede Fatıma (r.a.) nın çocuklarının özellikleri digerinde yoktur.yani öbürleri bunlara denk olamazlar.

Diger bir hadisi şerifte de:-Her sebeb ve nesep,kiyamet gününde kesilir.Benim sebeb ve nesebim bundan hariçtir ki,kesilmez.-buyurmuşlardır.(2)
Bilindigi gibi Ahiret gününde hiç bir kimseye soy ve asalet tarafından fayda yoktur.ben falan zatın ogluyum,falanların soyundanım demek,dünyada oldugu gibi hele ahirette hiç bir fayda saglamayacaktır.Nikah yönünden akrabalıgın da faydası olmaz. Hasılı,kiyamet günü kimsenin kimseye yardımı dokunmaz. Ancak HZ Peygambere gerek soy ,gerekse nikah yönünden ilgisi olanların nesebi kesilmeyecek ve onlar bu yüzden şeref bulup,HZ Peygamberin şefaati ile selamet ve saadete ereceklerdir.Alimler derler ki: hadisi şerifte "SEBEB" ten maksat,müslümanlık ve takvadır."NESEP" ten maksat da nesil zürriyet,nikah yoluyla kurulan akrabalık,hatta süt anne ile meydana gelen akrabalık da dahildir.

Fakat cenab-ı Hakk,Kuran-ı Keriminde:-kıyamet günü kimseye soyu ve asaleti tarafindan fayda yoktur.-buyuruyor.(3)
Demek Peygamber efendimizin dünyada ve ahirette faydasi olan mübarek neseplerinden ayrı olan nesepler hakkındadır.Tefsirciler bu şekilde acıklamakta,ibnü-l-Abidin merhum da böyle ifade etmektedir.(4)

Manavi de der ki: Peygamber efendimizin Fatıma zehraya hitaben:-Ahirette üzerinize gelecek azabı uzaklastıramam,buna selahiyetim yoktur.- buyurması,Ehl-i beytini farz ve vaciplerin yerine getirilmesine teşvik oldugu gibi Allah (cc) sevgisi,Allah korkusu ve takva gibi faziletlerle süslemek,dünya süslerinden sakındırmak ve onunla kibirlenip gururlanmaktan men etmek içindir.
yani ben Rabbimin lütf ve keremi olmadıkca kendi başıma elimden bir şey gelmez.Mevla mın izni olmadıkca kim kime şefaat edebilir ? şu halde benim şefaatim de Allah ın iznine baglıdır.Allah ın izni oldugu zaman özel ve genel şefaatimi kullanacagım.

işte ozaman gerek soydan, gerek nikah yoluyla bana yakınlıgı olanlar bundan faydalanacaklardır. hatta yabancılar bile...
Buna dayanarak HZ. ömer HZ. Ali ile HZ. Fatıma zehradan dünyaya gelen ümmü Gülsüm ün (r,a) nikahına talip oldugunda HZ. Ali -daha yaşi küçüktür- demişse de HZ.ömer:-maksadım ancak Peygamber Ailesine katılmaktır,demiş, HZ.Ali nin kabul etmesiyle HZ.Ömer le ümmü Gülsüm nikahlanmıştı.

Hasılı, bu hadisi şerif,Peygamber Efendimize ((S.A.V)) soy ve nikah yolu ile bag ve ilgisi olanlara pek büyük bir müjdedir.



kaynaklar:
1.teberani,fatima zehra dan rivayet etmistir.yenabiul mevedde, s.85
2.hakim ve beyhaki,HZ.ömerden rivayet etmislerdir. zürkan el mevahib, c,5, s.284
3.Müminun suresi, 101
4.ibnul Abidin, c. 1. s.897.

1 yorum:

Engin Kuşak dedi ki...

Abi ne sıkmışsınız be. Bir sülaleye paye çıkarmak için çocukların bile anlamakta zorluk çekmeyeceği hadisleri ayetleri kafanıza göre yorumlamışsınız. Bize şah damarından yakın, ol demesiyle olduran yegane yaratıcı Allah hiç kimseye kendi gücünden kendi mevkisinden zerre paye vermez.