Her doğum, ölüm içindir. Her ölüm, ahiret hayatı için bir doğumdur. Ruhlar âleminde Alemlerin Rabbi'ne verdikleri sözlerine bağlılık derecesinin ölçümü ve kendileri yine kendilerine şahid tutulmak için, imtihan edilmek üzere yeryüzüne gönderilen insanlar, takdir edilen ecel zamanı ve zemininde dünya hayatına veda ederler. Ölüm ile dünya hayatına veda eden insanlar, mahşer ânına kadar, dünya ile ahiret arasında bekleme yerinde dururlar: Kabir hayatı.
İnsanlar, yeryüzündeki imtihanların sonucuna göre muamele görürler kabirde. İman ve âmellerinin sıhatine göre ya Cennet bahçelerinden bir bahçedir veya Cehennem çukurlarından bir çukurdur kabir hayatı!..
Dünyadaki Mü'minler için Ölümlerin en güzeli, şehid olarak ölmektir. Gerçek bir şehid olarak emaneti teslim etmek her Mü'min, Muttaki, Muvahhid ve Mücahid bir kişinin yegane arzusudur. Hayatı, ölümü ve tüm kulluğu âlemlerin Rabbi için olan Müminlerin şiarı şudur:
Gayemiz Allah Celle Celalühü1 dür. *Önderimiz Rasulullah Aleyhisselâm'dır. '
Yasamız Kur'an'dır.
Yolumuz Cihaddır.
Allah yolunda Şehid olmak en yüce emelimizdir.
Müslüman yaşarsa bu şiar için yaşar. Ölürse, bu şiar yolunda ölür. Misak ânında Rabbi Allah Celle Celalühü'ya verdiği sözü, yeryüzünde gerçek iman, salih amel, hakkı tavsiye ve sabrı tavsiye etmek suretiyle tasdik eder. Bütün çalışması bu doğrultudadır. Dosdoğru yolda, emrolunduğu gibi dosdoğru olur ve hangi durumda olursa olsun zalimlere, zulme, müşriklere ve şirk. düzenlerine meyletmez. Doğruluğundan taviz vermez. Allah'ın dosdoğru dini İslâm'dan zerre kadar taviz vermediği gibi, ta-vîzkârları da önleme çalışmalarında eliyle, diliyle ve kalbiyle harekete geçer. Eğrilenleri doğrultur. Doğruların istikamet üzere olmasını sağlamaya çalışır inşallah!..
İşte bu şiar uğrunda ömrünü harcayacak bir Müs-lümanın doğumu gerçekleşiyordu 17 Temmuz 1958 yılmda Bitlis iline bağlı Kolongo yaylasında. Mü'min ve asil bir ailenin, İslâm fıtratı ile bir çocukları daha dünyaya gelmişti. Babası, İslâm dünyasındaki tanınmış İslâm âlimlerinden Sadreddin Yüksel ho-caefendi, annesi ise, doğunun meşhur şeyhlerinden Norşinîi Şeyh Masura Efendinin Kerimesidir.
Bu Müslüman ailenin bir ferdi olarak dünyaya gelen erkek çocuğa, METİN adını verdiler, sağ kulağına İslâm'ın şiarı olan Ezan okundu. Yeni dünyaya gelen Metin'e hemen hatırlatıldı, her Müslüman çocuğuna hatırlatıldığı gibi: Allahu Ekber. Yalnız Allah büyüktür. Dört defa tekrar edildi, dört sadık şahidin şahidliği yerine, "Şahadet ederim ki, Allah'tan başka ilâh yoktur." Hüküm yalnız ve yalnız Allah'a aittir. Rabbimiz, Melikimiz ve İlâhımız yalnız ve yalnız Allah'tır. Biz O'ndan başkasının hükmüne tabi olamayız. Tağutlan red ederiz. Ey yeni dünyaya gelen, bu imtihan sahasına gözlerini açan Metin, sen de şimdiden bunları duy. Rabbine verdiğin Misak'ı sana hatırlatıyoruz.
"Şahadet ederim ki, Hazreti Muhammed Aley-hisselâm Allah'ın kulu ve Rasuludür." Rasulullah Muhammed Aleyhisselâm'dan başka hiç bir önder, lider ve örnek kabul etmiyorum. Takip edilecek önder yalnız ve yalnız O'dur. Uyulacak, yani izinden gidilecek rehber yalnızca Rasulullah Aley-hisselâm'dır. Ne olursa olsun, kim olursa olsun, örnek önder Rasulullah Aleyhisselâm'ın izinden gitmeyen yani O'nun sünnetini işlemeyenleri red ediyorum. Metin, bunu şimdiden sana söylüyor ve hatırlatıyorum. Büyüdüğünde sakın bu hatırlatmamı unutma. Her muttaki Mü'min gibi senin de gayen Allah ve Önderin Rasulullah Aîeyhisselâm'dır. Bunu böylece bil!..
"Haydi namaza. Haydi namaza." Namaz, kulluğun en belirgin Özelliğidirm. Yalnız hakkıyla kılman, şuurlu olarak eda edilen namaz. İman ettikten sonra, yalnızca Allah'ın huzurunda eğilir, yalnızca O'nun hükümlerini kabul ederim ikrarının en belirgin özelliğidir namaz. Namaz, hayatın bütünüdür. Bütün hayatı namazdaymış gibi geçirmek müttakî, muvahhid Müminin vazgeçilmez vazifesidir. "Daimî Salaf'ta bulunmak... İşte kulluğu, namazın dışında da veya iki namaz vakti arasında da yaşamak: İstikamet üzere olan Evliyaullah'ın vasndır.
"Haydi fellaha-haydi felaha" yani kurtuluşa. "Yalnız ve yalnız Allah büyüktür ve şahadet ederim ki, O'ndan başka ilâh yoktur ve yine şehadet ederim ki, Hazreti Muhammed Aleyhisselâm, O'nun kulu ve
Rasulü'dür" deyip, inanıp ve inandığından hiç bir taviz vermeden yaşayan Mü'minler kurtuluşa erdiler. Günde beş vakit tekrarlanan bu sözverişler ve bizzat hayata aksettirmeler, kurtuluşa ermektir.
Yine tekrar ediliyor ezanın son bölümünde: Al-lahü Ekber. Allahü Ekber ve"La ilahe illallah" yalnız ve yalnız Allah büyüktür ve Allah'tan başka ilâh yoktur."
Küçük Metin, yeryüzünde duyduğu ilk kelimeler, ilk cümleler, bu ulvî cümlelerdi...
Sonra sol kulağına kamet okundu ve ezan cümlesine iki defa tekrar edilen bir cümle eklendi: Namaz başladı, namaz başladı. Yani cihad başladı demekti bir manada. Çünkü namaz için cihad lazımdır, cihad için de namaz. Birbirlerinin gerekleridir. Birbirinden ayrılmaz, içice iki kavram ve iki faaliyet. Her ne kadar anlatabilmek için iki diyorsak da aslında birdirler.
Ve böyle başladı cihada adanan hayat. Ailece hicret edip, fethedilen sonra işgal edilen ve tekrar fethedilmesi gereken İstanbul'a geldiklerinde dokuz yaşındaydı. Fatih semtine yerleşiyor ve aynı yıl Akşemseddin ilkokuluna kaydoluyordu. Çalışkan bir talebeydi Metin.
Daha sonra gelenbevî Ortaokuluna devam eder. Bu arada değerli ilim adamı olan babası Sadreddin Hocaefendi'den başta Kur'an-ı Kerim olmak üzere Islâmî ilimleri tahsil etmeye başlar. Âlim bir babanın oğlu olan Metin, Müslüman aile ortamında bir yanda Kur'an-ı Kerim okurken, diğer yanda İslâm ahlakını kavrar ve Kur'an ahlakıyla ahlaklanır.
Ortaokulda ikinci sınıfa geçince, okulu bırakmak ister. Okul hayatı, Onun cihad heyacanıyla dopdolu olan ruhunu sıkar. O, İslâm'ın hakimiyeti yolunda faaliyet göstermek ister. Onun hedefi ve arzusu başkadır, okulunun hedefi başka. Hedefler zıt kutuplar oluşturunca, okuldan ayrılır...
Bu tarihten şehadet gününe kadar cihad faaliyeti içinde görüyoruz Şehid Metin Yüksel'i.
Artık Onun tek hedefi vardır: İslâm'ın hakim olması.
Artık Onun tek yolu vardır: İslâm'dan taviz vermeden Allah yolunda Cihad etmek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder