8 Nisan 2008 Salı

Allah adın zikredelim evvela

Vacip oldur cümle iş de her kula

Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’ a mahsustur. Salat ve selam Peygamber efendimizin onun temiz ali ve ashabının üzerine olsun.

Sizlere son devrin mürşidi kâmili Süleyman Hilmi tunahan (k.s) hazretlerini tanıtmaya çalışacağız. Fakat bilinmelidir ki bu çalışmamız ancak okyanustaki bir damla gibi olacaktır.Süleyman Hilmi Tunahan (k.s) Hazretleri, Rumi 1304 (Miladi 1888) yılında Silistre’ de dünyaya geldiler. Babası, tahsilini İstanbul’da tamamlamış ve Silistre’nin Satırlı medresesi’nde yıllarca müderrislik etmiş Osman Efendi’dir. Dedesi ise Kaymak Hafız namıyla maruf bir zat olup 110 yaşına doğru vefat etmiş olan Mahmut Efendi’dir.

Hocazadeler olarak bilinen bu asil ailenin ceddi idris bey’e dayanır. İdris Bey, Fatih Sultan Mehmed tarafından Tuna hanı nasbedilmiş üstelik kendisine kız kardeşi verilmiş bir zattır.

Babası Osman Efendi, İstanbul’da tahsiline devam ederken bir rü’yasında, vücudundan kopan bir parçanın gökyüzüne çıkıp etrafa ışıklar saçtığını görür. Rü’yayı, sulbünden gelecek bir evladının dünyayı ma’nen aydınlatacağı şeklinde tabir eder.Bu isti’dadı; Fehim,Süleyman Hilmi,İbrahim ve Halil isimli dört çocuğundan Süleyman Hilmi de görür. Onun yetişmesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmaz ve fevkalede alaka gösterir.

Süleyman efendi, ilk tahsilini Satırlı Medresesi’nde ve Silistre Rüştiyesi’nde yaptı. Daha sonra babası, tahsilini tamamlamak üzere onu İstanbul’a gönderdi ve şu tavsiyede bulundu: Oğlum! Usul-i fıkıh ilmine iyi çalışırsan dininde kuvvetli olursun,mnatık ilmine çalışırsan ilminde kuvvetli olurusun .’

İstanbul’ da Fatih dersiamlarından ve devrin meşhur alimlerinden Bafralı Ahmed Hamdi Efendi’nin ders halkasına oturdu ve birincilikle icazet aldı. Bilahare ihtisasını yapmak üzere Süleymaniye Medreseleri, Medresetü’l- Mutehassısin’in Tefsir ve Hadis şubesine girip birinci derece ile mezun oldu. Böylelikle devrinin akli ve nakli ilimlerinde en yüksek dereceyi elde etmiştir.

Ezeli taktir olarak Silsile-i Sadat’ın 33. ve son halkası kendilerinin nasibi olduğundan, Seyyidler zincirinin 32. halkası Salahuddin ibnü Mevlana Siracüddin (k.s) Hazretleri’nden seyr ü sulukunu tamamladılar. Sonra tecelliyatın büyüklüğünden üstazı kendilerini İmam-ı Rabbani Müceddid-i Elfisani(k.s) Hazretleri’nin nisbet-i ruhaniyesine teslim ettiler. Dünyanın şu son zamanlarında ilahi feyzden nasipleri bulunan insanları yüksek himmetleriyle küfr u dalal çukurundan iman ve ihlas sahasına çekip çıkardılar, halen de çıkarmaktadırlar.

Süleyman Hilmi Tunahan (k.s) hazretleri, 16 Eylül 1959 Çarşamba günü irtihal buyurdular. Ancak tasarruf ve irşadları devam etmektedir.

Dünya’ da eğer bugün olmaması gerekenler oluyor ise, ülkeler teröre ve diğer meselere çözüm bulamıyorlarsa zina, faiz almış başını gidiyorsa bunun tek nedeni İslam’ın dünyaya hâkim olmayışındandır. Peygamberimizin buyurduğu gibi; Âlimler peygamberlerin varisleridir’ bu varis de Süleyman Hilmi Tunahan (k.s) olduğuna göre ona bağlanmak ve Kur’an-ı kerim ne diyorsa peygamberimizin sünneti nasıl olmamız gerektiğini söylüyorsa öyle yaşamaktır.

Onun mübarek ağızlarından dökülen şu sözleri beynimize çivilemeli. Bu sözler üzerinde düşünmeli, nasıl bir yol üzerinde olduğumuza karar vermeliyiz.

- “ Bu vazifeleri siz devam ettireceksiniz. Buna mecbursunuz. Bunu yapmadığınız takdirde şu 10 parmağımı mahşerde yakanızda bulacaksınız. En namüsait zamanlarda dahi talebe okutmaya devam edeceksiniz. Dağ başında olsanız, elinize bir kişi dahi geçse ona Kur’an-ı ve dini öğreteceksiniz.”

- “ Elhamdülillah! Bu çektiğimiz sıkıntılar, Resulüllah Efendimizin yolunda olduğumuzun delilidir.”

- “ Okuyup ne olacaksın? Diyenlere, şöyle cevap vermeli: Öğrendiğimle amel edeceğim. İlmimi ikmal edip de vazife verildiği vakit, batağa düşmüş olan ümmeti bataktan kurtarmayı vazife bileceğim. Ve rıza-i ilahiyi kazanmaya çalışacağım.”

Kaynakça: Fazilet takvimi, Altun silsile Osmanlı yayınları

Yazar: Fatih ÇAYIR

Hiç yorum yok: