7 Nisan 2008 Pazartesi

AKİF

Mehmet Akif ERSOY:
“Yumuşak başlı isem/ kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum
Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim
Onu dindirmek için kamçı yerim çifte yerim.
Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.
Zâlimin hasmıyım amma severim mazlûmu...
İrticânın şu sizin lehçede mânası bu mu?
İşte ben mürteci'im, gelsin işitsin dünya!
Hem de baş mürteci'im, patlasanız, çatlasanız!
Hadi kanûnunuz assın beni, yâhut yasanız!”
(Asım/ s.400)
“Şahadet dini, gayret dini, ancak Müslümanlıktır;
Hakikî Müslümanlık, en büyük bir kahramanlıktır.”
(Safahat/ s. 323)


M.A.ERSOY:
“Kızımın iffeti batmakta rezîlin gözüne...
Acırım tükürüğe billâhi, tükürsem yüzüne.
Demiş olsaydı eğer: “Kızlara mektep lâzım...
Şu kadar vermelisin” kahrolayım kaçmazdım,
Elverir sardığımız bunları halkın başına...
Ben mezârımda huzur istiyorum, anladın
Biraz însafa gelin, öyle ya artık ne demek?
Zengin olduk diye, lânet satın almak mı gerek?”
(Süleymaniye Kürsüsünde/ s.167)


M.A.ERSOY:
“Dalkavuk devri değil eski kasâ id yerine,
Üdebânız ana avrat sövüyor birbirine!
Türlü adlarla çıkan nâmütenâhi gazete,
Ayrılık tohumunu bol bol atıyor memlekete.
Yürüyor dine beş on maskara, alkışlanıyor,
Nesl-i hâzır bunu hürriyet-i vicdan sanıyor!"
(Süleymaniye Kürsüsünde/ s.178)


M.A.ERSOY:
“Serseri: hiç birinin mesleği yok, meşrebi yok?
Feylesof hepsi, fakat pek çoğunun mektebi yok!
Şimdi Allah'a söver... Sonra biraz bol para ver:
Hiç utanmaz, Protestanlara zangoçluk eder!”
(Süleymaniye Kürsüsünde/ s.184)

“Mütefekkirleriniz anlaşılan pek korkak,
Yâhut ahmak... İkisinden bilemem hangisidir?
Sanıyorlar ki: "Bugün Avrupa tekmil kâfir.
Mütedeyyin görünürsek, diyecekler, barbar!
Libri pansör geçinirsek, değişir belki nazar.”
(Süleymaniye Kürsüsünde/ s.186)


M.A.ERSOY:
“Bu züppeler acaba hangi cinsin efrâdı,
Kadın desen, geliyor arkasından erkek adı
Hayır, kadın değil erkek desen, nedir o kılık
Demet demetken o saçlar ne muhtasar o bıyık.
Sedâsı baykuşa benzer, hırâmı saksağana.
Hulâsa, züppe demiştim ya artık anlasana!
Bilirsiniz, hani, insanda bir damar varmış
Ki yüzsüz olmak için mutlaka o çatlarmış
Nasılsa “Rabbim utandırmasın!” duası alan,
Bu arsızın o damar zaten eksik alnından”
(Fatih Kürsüsünde/ s.287)


M.A.ERSOY:
“Vatan muhabbeti, millet yolunda bezl-i hayat;
Hülâsa, aile hissiyle cümle hissiyât,
Mukaddesâtı için çırpınan yürekte olur.
İçinde leş taşıyan sineden ne hayır umulur!
Vatan felakete düşmüş Onun hamiyyetı cûş.
Eder mi zannediyorsun? Herif, vatan berdûş!
Fakat sen öyle değilsin senin yanar ciğerin
“Vatan” deyip öleceksin semâda olsa yerin”
(Fatih Kürsüsünde/ s. 282)


M.A.ERSOY:
“Nedir bu tefrika, yahu! Utanmıyor musunuz?
Geçen fecâyia hâlâ inanmıyor musunuz?
Gömülmek istemeyenler boyunca hüsrâna;
Nifâkı gömmeli artık mezâr-ı nisyâna.”
(Fatih Kürsüsünde/ s. 283)

“Ki dinlemezseniz elbette mahvolur millet
Sizin felâketiniz: tarumar olan vahdet
Eğer yürekleriniz aynı hisle çarparsa,
Eğer o his gibi tek bir de gayeniz varsa,
Düşer düşer yine kalkarsınız, emin olunuz,
Demek ki birliği tem’in edince kurtuluruz,
O halde vahdete hail ne varsa çiğneyiniz!
Bu ayrılık da neden? Bir değil mi her şeyiniz?
Ne fırka herzesi, lâzım ne derd-i kavmiyyeti,
Bizim diyânete sığmaz sekiz, dokuz millet!”
(Fatih Kürsüsünde/ s.284)

“Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez,
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.
Müslüman, fırka belâsıyla zebun bir kavmi!
Medeni Avrupa üç lokma edip yutmaz mı?
Ey cemaat, yeter Allah için olsun, uyanın!
Sesi pek müthiş öter sonra kulaklarda çanın!”
(Süleymaniye Kürsüsünde/ s. 179)


M.A.ERSOY:
“Fikr-i kavmiyyeti şeytan mı sokan zihninize?
Birbirinden müteferrik bu kadar akvâmı,
Aynı milliyetin altında tutan İslâm'ı.
Temelinden yıkacak zelzele, kavmiyyettir
Bunu bir lâhza unutmak ebedi heybettir...”
(Süleymaniye Kürsüsünde/ s. 179)
“Arabın Türke, Lâzın Çerkese, yahut Kürde,
Acemin Çinliye ruçhânı mı var mı? Nerde?
Müslümanlıkta “anâsır” mı olurmuş? Ne gezer!
Fikr-i kavmiyyeti tel'in ediyor Peygamber
En büyük düşmanıdır ruh-i Nebi tefrikanın,
Adı batsın onu İslam'a sokan kaltabanın!”
(Hakkın Sesleri/ s. 205)


M.A.ERSOY:
“Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ
Cânı, cânânı, bütün varımı alsında Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.”


M.A.ERSOY:
“Ağlasın milletin evlâdı da bangır bangır,
Durma hürriyeti aldık diye sen türkü çağır!”
(Asım/ s. 399)


M.A.ERSOY:
“Burnumuzdan tuttu düşman, biz boğaz kaydındayız,
Bir bakın hâlâ mı hâlâ ihtiras ardındayız!
Saygısızlık elverir Bir parça olsun arlanın
Vakti çoktan geldi, hem geçmektedir arlanmanın!
Zevke dalmak şöyle dursun, vaktiniz yok mateme!
Davranın, zîra gülünç olduk bütün aleme”
(Hâtıralar/ s. 312)

“Olur cem'iyyet efrâdınca şahsı menfaat “ma'bûd”
Sorarsan kimse bilmez var mı “hak” namında bir mevcût”
(Hâtıralar/ s. 308)


M.A.ERSOY:
“Biz ki her mevcûdu yıktık, gâyesiz bir fikr ile,
Yıkmadık bir şey bıraktık sâde bir şey aile”
“Bir kızarmış çehre bulmuşsun, ya, ey cânî, bürün;
“Dünyayı ifsâd eyle, hem muslih görün!
Kendi ırzından cömert olmaksa mutâdın eğer,
Kendi mâlındır senin, hakkın tasarruf, kim ne der”
“Milletin, lâkin henüz masum olan evlâdına
Verme bir melun temâyül mubtezel mutâdına!”
(Hakkın Seslen/ s. 225)


M.A.ERSOY:
“Hele inmemiştir Kur'an, bunu hakkıyla bilin
Ne mezarda okumak, ne fala bakmak için”
“ Ölüler diri değil, sen de bilirsin ki bu din,
Diri doğmuş duracak dipdiri, durdukça zemin”
(Asım/s. 418)


M.A.ERSOY:
“Yıktı bin mel'un kalem nâmusu, bizler uymadık,
“Susmak evlâdır” deyip sustuk sanırsın duymadık!
Kustu, bin murdar ağız şer'in bütün ahkâmına,
Ah! Bir ses bari yükselseydi nefret nâmına!
Göster, Allah'ım, bu millet kurtulur, tek mucize
Bir “utanmak hissi” ver gâib hazinenden bize!”
(Hakkın Sesleri/ s. 222)


M.A.ERSOY:
“Dedemin sürdüğü, can ektiği toprak gitti
Öyle bir gitti ki, hem, bir daha gelmez ebedi
Ne olurdun bunu kalkıp da göreydin acaba?
“Meshed”in beynine haç saplanacak mıydı baba!
Basacak mıydı, fakat göğsüne Sırp’ın çarığı?
Serilip yerlere binlerce şehidin sarığı.”
(Hakkın Sesleri/ s.203/-204)

“Balkan'ın üstünde sızan her pınar
Bir yaradır, durmadan içten kanar!
Hangi taşın kalbini deşsen: mezar!
Gör ne mübarek yer, uğurlar ola.”
(Cenk Şarkısı/ s. 553)


M.A.ERSOY:
“Bakın da haline ibret alın şu memleketin!
Nasıldın ey koca millet? Ne oldu âkıbetin?
Vakarı çoktan unuttun, hayâyı kaldırdın,
Mukaddesâtı ısırdın, Hudâ’ya saldırdın!
Ne hâtırâtına hürmet, ne an’a nâtını yâd;
Deden de böyle mi yapmıştı ey sefil evlâd?"
“Hurâfeler, üfürükler, düğüm düğüm bağlar,
Mezar mezar dolaşıp hasta baktıran sağlar...”
(Fatih Kürsüsünde/ s. 265)

“Vefâ yok, ahde hürmet hiç, emânet lâfz-ı bî-medlûl,
Yalan râic, hıyanet mültezim her yerde, hak meçhûl.
Yürekler merhametsiz, duygular süflî, emeller hâr.
Nazarlardan taşan mânâ ibâdullahı istihkâr.”
(Gölgeler/ “Umar mıydın?”/ s. 456)


M.A.ERSOY:
“Atiyi karanlık görerek azmi bırakmak
Alçak bir ölüm varsa, eminim, budur ancak
Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?
Kendin mi senin yoksa ümidin mi yüreksiz?
Yeis öyle bataktır ki, düşersen boğulursun
Ümmîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!”
“Hüsrâna rıza verme çalış Azmi bırakma,
Kendin yanacaksan bile, evlâdını yakma!
Sâhipsiz olan memleketin batması haktır,
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır
Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar
Uğraş ki, telâfi edecek bunca zarar var”
(Hakkın Sesleri / s.209,210)

“Sizi kim kaldıracak, sûru mu İsrâfil'in?
Etmeyin! Memleketin hâli fenalaştı.. Gelin!
Gelin, Allah için olsun ki, zaman buhranlı.”
(Süleymaniye Kürsüsünde/ s 180)

“Bir parça kımıldan, diyorum, mahvolacaksın!
Dünya koşuyorken yolun üstünde yatılmaz”
(Gölgeler7 s.470)
“Cihan altüst olurken, seyre baktırın, öyle durdun da,
Bugün bir sersem bir derbedersin kendi yurdunda!”
(Gölgeler/ s. 453)

“Bırakın mâtemi yâhut Bırakın feryadı,
Ağlamak fâide verseydi, babam kalkardı!”
“Gözyaşından ne çıkarmış? Neye ter dökmediniz?
Bâri müstakbeli kurtarmaya bir azm ediniz!”
(Süleymaniye Kürsüsünde, s. 182)


M.A.ERSOY:
“Nedir bu meskenetin, sen de bir kımıldasana!
Niçin kımıldamıyorsun? Niçin? Ne oldu sana?
“Çalış!” dedikçe şeriat, çalışmadın, durdun,
Onun hesâbına birçok hurâfe uydurdun!
Sonunda bir de “tevekkül” sokuşturup araya,
Zavallı dini çevirdin onunla maskaraya!”
(Fatih Kürsüsünde/ s.266/-268)
“Hissi yok, fikri bozuk, azmini dersen, meflûç...
Hani rûhunda o haksızlığa isyan, o hurûç?”
(Asım/ s. 409)


M.A.ERSOY:
“Felâketin başı, hiç şüphe yok, cehâletimiz,
Bu derde çare bulunmaz -ne olsa- mektepsiz"
Ey derd i cehâlet sana düşmekle bu millet
Bir hâle getirdin ki, ne din kaldı, ne nâmûs!
Es sîne-i İslâm'a çöken kapkara kâbus
Ey hasm-ı hakîkî, seni öldürmeli evvel
Sensin bize düşmanları üstün çıkaran el!”
“Öyleyse cehâlet denilen yüz karasından
Kurtulmaya azmetmeli baştan başa millet”
(Hakkın Sesleri/s.217,218)


M.A.ERSOY:
“Çünkü milletlerin ikbâli için, evlâdım,
Marifet, bir de fazilet... İki kudret lâzım
Marifet, ilkin, ahâliye saâdet verecek
Bütün esbâbı taşır, sonra fazîlet gelerek,
O birikmiş duran esbâbı alır, memleketin
Hayr-ı ilâsına tahsîs ile sarf temek için”
(Asım/ s. 442)


M.A.ERSOY:
“Alınız ilmini Garp’ın, alınız sanatını
Veriniz hem de mesâinize son sür'atini”
(Süleymaniye Kürsüsünde/ s.187)

“Bu cihetten, hani hiç yılmasın, oğlum, gözünüz”
Sade Garbın, yalınız ilmine dönsün yüzünüz
O çocuklarla beraber, gece gündüz, didinin,
Giden üç yüz senelik ilmi sık elden edinin!”
(Asım/ s.443)

Hiç yorum yok: